GÜNCEL
Giriş Tarihi : 01-02-2023 18:56

Ömer ÜZEN: "Sürdürülebilir Kalkınma Mı? O Da Neymiş?"

Araştırmacı-Yazar ve Siyasetçi Ömer ÜZEN; Sürdürülebilir Kalkınmaadlı haber konusuylakonuya dair değerli, önemli görüşlerini bu haber mecrası üzerinden sunmaktadır ve değerli okurlarımıza da bu şekilde aktarma şansına sahip oluyoruz.

Ömer ÜZEN:

Sürdürülebilirlik anlamca bir durum veya sürecin devam ettirilebilirliği anlamına gelmektedir. Buraya kadar her şey güzel, kelimemizin ne anlama geldiğini de aktarmış olduk. Konunun bütünsel anlamı da bu süreçte insan ihtiyaçları için kullanılan kaynakların, gelecek kuşakların ihtiyaçları için de kullanılabilmesini sağlayacak şekilde kullanılmasıdır.

Daha sade bir ifadeyle, doğayla insan arasına doğayı ve doğada var olan insan ihtiyaçları için elzem olan kaynakların adil kullanımı ve zarar vermeme noktalarıdır. Zarar verirsek gelecek nesillerde etkilenir ve bu kaynaklardan faydalanamazlar. Tarihin silinmeyecek ve asla unutulmayacak bir insan ve doğa soykırımını, vahşetini örneklememiz olarak kullanalım. Örneğin; Hiroşima ve Nagazaki nükleer faciası sonucunda, etki gören doğa sahası bir daha insana hiçbir şekilde nimetlerini sunmamıştır. Doğaya her zaman sahip çıkmalı ve ona zarar vermemeliyiz.

Küresel çapta,küresel mücadele amaçlı 17 maddelik sorun taslağı oluşturulmuştur. Teşhis konulmuş ve bilinmektedir. Ne mutlu tedavisine ulaşabilene…

Çevresel, sosyal ve ekonomik alanları kapsamakta ve bu durumlardan zarar gören insanların iyileştirme sürecini kapsamaktadır. Bu alanlardaki kırılgan sosyal grupların, bireylerin gelişim ve kalkınmasını amaçlamaktadır.

Ekonomik alandan başlayalım. Dünyada aslında bir açlık, yoksulluk ve refah sorunu durumu yoktur. Sadece belirli kaynakları, belirli güç ve ülkeler kendi çıkarlarına kullanmaktadırlar. Hatta bazı ailelerin sermaye miktarları dünya nüfusunun, yarısına tekabül edecek seviyededir. Açlık sorunu denilince akla ilk Afrika kıtası gelmektedir. Dünya genelinde, günde sadece çöpe atılan ve israf edilen gıda ürünlerinin miktarı bu kıta gibi 3 kıtayı doyuracak seviye ve düzeydedir.

Buradan çıkan sonuç kaynak, enerji ve gıda yetersizliği olmadığı sonucuna vardık. Bu insani ihtiyaçları hortumlayan, sömüren küresel güçlerin varlığına da ulaşmış olduk.

Sosyal alanda da dünyada çok sayıda sorun olduğu önümüze çıkmaktadır. En başlı ve ana sorun olarak, aslında kaynağında da yer alan sorun, ayrım kavramı sorundur. Egemen toplumsal gruplar, sosyal gruplar ya da bireyler eğilimleri ve sahip oldukları ideolojileri ekseninde kendinden cinsiyet, din. ırk gibi insanların doğuştan elde ettikleri kimlikleri yönünden farklı olan toplumsal grup ya da birey(ler)e geliştirdikleri karşı tavır, duruş ve hareketler bu sorunu ortaya koymaktadır.

Çevresel açıdan, zihnimize ilk gelen doğaya karşı kötü eylemlerinin bir sonucu olarak oluşan iklim bozukluğu olan küresel ısınma gelmektedir. Şunu unutmamalıyız ki bu dünyada insanlar olarak yalnız değiliz. Birçok canlı türü de yaşamaktadır. Bu gelinen noktada sorumsuzluğumuzun sonucunda önümüze çıkan yığınlarca problemin yanında bu canlı türlerinin de yaşamlarını tehlikeye atmaktayız ve yaşam haklarını ellerinden alma noktasında da kararlı gibi duruyoruz.

Rapunzel’in saçlarını yolmuşlar, çünkü artık marul üretilemiyor. Bir daha çalamayacak.

Hansel ve Gratel’in de ormanını ateşe vermişler. Şimdi ne yapacaklar?

Bremen mızıkacılarındaki eşşek, artık yok. Dünyada patlak veren ve insan eliyle enfekte yaratılarak, oluşan ağır akut iklim zatürresi faciasında kendisiyle beraber tüm türlerini de kaybettik.

Kurbağa prens, bize çok darılacak ama artık yeryüzünde kurbağa yok. Nesilleri tükendi.

Dünya ve global sorunlar artık öyle bir seviyeye geldi ki doğayla artık masallar da üretemeyecek bir noktaya geleceğiz. Bitmek tükenmeyen savaşlar, silahlanma yarışları, nükleer ve gıda krizi gibi onlarca büyük sorun…

AdminAdmin