https://www.egeseshaber.com/files/uploads/user/

HU Derviş Selamı

23-01-2023 22:14

‘Sevgili okur, ilk hikayemizi derviş selamı ‘HU’ ile sizlere merhaba diyerek, beraber yürüyeceğimiz hikayeleri anlatmanın heyecanını yaşıyorum. Bu fırsatı verdiği için sevgili dostum İsmail Çetin'e teşekkür ederim.’

-HU-

  Huşu vaktinde, bir dervişin selamına ihtiyaç duyan, bir gezginin adımlarıyla, mahalle sakinlerinin soğukluğunda ilerliyordu. Sümbül kokan, bahçeli sokak aralarında.
Solgun, dermansız. 
Her adımda, geçmişin kederlerini sürüklüyordu. 
Tozlu topraklı ayakkabılarında…

Çocukluğunu yaşayamamış.  Orta hallice yaşlarında, sakallarına ak düşmüştü. Okşanmamış saçlarından önce! Bir özlemi vardı. 
Hiç tatmadığı bir duygu, bir kadının dizlerine uzanıp, anne hasretliğinde, taranmamış dağınık saçlarındaki, kalp kırıklıklarını okşattıkça, hiç görmediği annesinin parmakları, ıstırabını azaltıyordu, düşlerinde… 

Hayal ve düş kırıklıklarına mehlem olacak hiçbir ilacı yoktu.  Hayat heybesinde.
Sadece yalnızlık, birde sayfalar üzerine notlar alınmış, Rutubet kokulu kitaplar.
Kedilere, kuşlara verilecek, bir parça kuru ekmek. Ağzı tütün kokan, kekremsi yarım şişe şarap…

Kuşluk vaktinin serinliğinde üşüme girdi, tenine. Fermuarı bozuk, hâkî paltosunun iki yakasından tutarak, ayrı düşmüş sevgilileri kavuştururcasına, iki yakayı birleştirdi. Dudak dudağa iki sevgili. Öpülmemiş kalbi titredi. Büyümüş göz numaralarını kısarak, görüş alanını daraltı, görüntüyü netleştirdi. Yol uzun, ömür kısa. Bu dünyada Gidilecek görülecek ne vardı? 
Onu görmezden gelen insan yığını, varlığını bile kabul etmeyen, Tanrıdan bahşedilen bir yaşam… 

Elini ceketin cebine soktu. Delikti cepleri, iki parmağını delikten geçirerek, diğer eli ile ceketin astarını tutarak, bir balıkçının ağlarından kaçmaya çalışan, balık edasında ki çakmağı yakaladı. 
Pul pul derisi dökülmüş. Çıplak eliyle… 

 Yasaklar ülkesinin, yasaklı insancıl düşüncelerin umuduyla. Adımladı kaldırımsız sokakları…

Kendi ülkesinin toprağında yetişen. Polislerde eşkâli beli olan, kaçak muamelesi gören, sigarasını yaktı. Geçmişin derinliklerinden bir nefes çekti. Ciğerlerine... Öz yurdunda mülteci vaziyetinde…

  Ab-ı hayat kadehini kaldırdı. Grimsiden maviye dönüşen gökyüzüne.
Ve düşünceleri çığlık oldu. Sabahın seherinde. Kendi kendine mırıldandı. ‘’Dinleyeni olmadığından değil, anlayanı olmadığından sessizleşir insan’’ dedi. Sessizce…  
 
 İzlediği filmin repliği geldi aklına ‘’tüm umudunu kaybetmek özgürlüktür.’’
Gülümsedi ve yol yoldur. Yürümeye devam etti…Gidilecek, görülecek, yazılacak çok şey vardı. Ömrünün yettiğince….
Hakan ATALAY
23/01/2023