“Bu topraklar sadece buğday yetiştirmedi, anı biriktirdi, acıya da sevince de şahit oldu...”
Bu sözler, 73 yaşındaki köy sakini Çetin Yılmaz’a ait. Ömrünü doğup büyüdüğü topraklara adamış bir çınar o. Bahsettiği yer ise; bugün “İspiroğlu Çiftliği” olarak bilinen, Uşak’ın Merkez ilçesine bağlı Muharremşah Mahallesi sınırlarında bulunan tarihi bir yerleşim yeri.
Bir zamanlar halk arasında “Tepesi Kuru Demirler Köyü” olarak bilinen bu topraklar, şimdilerde resmi kayıtlarda İspiroğlu Çiftliği adıyla geçiyor. Ancak ismi değişse de ruhu, geçmişi ve taşıdığı anlam hâlâ dimdik ayakta.KONUMUN ÖTESİNDE BİR HİKÂYE
İspiroğlu Çiftliği; sadece coğrafi bir alan değil, geçmişten bugüne taşınan bir yaşam biçiminin, direnişin ve dayanışmanın hikâyesidir. Uşak Merkez'e bağlı Muharremşah köyünün hemen yanı başında konumlanan bu bölge, asırlardır tarım ve hayvancılıkla uğraşan ailelerin yuvası olmuş. Bugün hâlâ, geleneksel köy hayatının devam ettiği nadir yerleşimlerden biri olarak varlığını sürdürüyor.Köy halkı arasında güçlü sosyal bağlar, ortak iş yapma kültürü ve dayanışma hâlâ canlı. Düğünler birlikte yapılır, cenazelerde herkes omuz verir, imece usulüyle işler hâlâ yürütülür.GEÇMİŞİN AYAK İZLERİ: OSMANLI’DAN YUNAN İŞGALİNE
İspiroğlu Çiftliği'nin kökleri derinlerde... Osmanlı dönemine kadar uzanan bu yerleşim, zaman içerisinde önemli dönüşümler yaşamış. Ancak çiftliğin tarihindeki en çarpıcı sayfalardan biri, 1919-1922 yılları arasında yaşanan Yunan işgali dönemine ait.
Bu yıllar, yalnızca bir savaşın değil; aynı zamanda bir halkın direnişinin, bir köyün ayakta kalma çabasının da tanığı olmuş. Çetin Yılmaz, çocukluğunda büyüklerinden duyduğu hikâyeleri şöyle anlatıyor:
"Yunan askerleri buraya kadar geldi. Çiftlikte saklananlar olmuş, bazıları direnmiş, bazıları kaçmak zorunda kalmış. Ama hep birlikte hayatta kalmanın yolunu bulmuşlar. Bizim toprağımız kolay teslim olmamış kimseye." Çiftlik ve çevresi, o dönemde direnişçiler için sığınak olmuş. Ormanlık alanlar, dereler ve vadiler hem saklanma hem de mücadele alanı olarak kullanılmış. Bugün hâlâ, bu topraklarda dolaşırken bir zamanlar yaşanan acıların ve cesaretin izlerini görmek mümkün.BİR NESİLDEN DİĞERİNE TAŞINAN YAŞAM
İspiroğlu Çiftliği, bugün hâlâ aktif olarak kullanılan bir çiftlik alanı. Tarım, hayvancılık ve küçük çaplı üretimle geçinen köylüler, modern dünyanın zorluklarına rağmen geleneksel yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Gençlerin büyük şehirlere göçü, üretimde karşılaşılan maliyet artışları ve iklim değişikliği gibi sorunlar, çiftliğin geleceğini tehdit etse de; buradaki yaşam hâlâ umut taşıyor. Çiftlikte doğmuş, çocukluğunu tarlalarda geçirmiş Çetin Yılmaz ise, bu topraklardan hiç vazgeçmemiş:
“Bu dağlarda koyun güttüm, şu tarlalarda ekin biçtim. Her ağacın dibinde bir anım var. Beni şehir çekmedi. Burası benim evim, geçmişim, geleceğim.”TOPLUMSAL BELLEĞİN BİR PARÇASI
İspiroğlu Çiftliği sadece yaşayanları için değil, bölgenin tarihi ve kültürel belleği açısından da büyük önem taşıyor. Anadolu'nun dört bir yanında benzeri görülen bu köy modelleri, yavaş yavaş unutuluyor, tarihin tozlu raflarına kaldırılıyor. Ancak İspiroğlu, geçmişine sahip çıkan insanları sayesinde varlığını sürdürüyor.
Yerel halk, her bayramda, her toplu etkinlikte geçmişi yâd ediyor. Anlatılan her hikâye, bir zamanlar yaşanmışlıkların yeniden canlanmasına vesile oluyor.
İspiroğlu Çiftliği'nin taş evleri, zamanla yosun tutmuş çitleri, tarlalara uzanan patika yolları ve sabahın ilk ışığında yükselen dumanları... Her biri, bu toprakların sessiz ama güçlü hikâyesini anlatıyor.
Bu belgesel haberde anlatılanlar, sadece bir köyün tarihini değil, aynı zamanda bir halkın hafızasını, bir yaşam biçiminin unutulmaması gereken güzelliğini ortaya koyuyor.
Ve o Koca çınar, Çetin Yılmaz, gözlerini ufka dikerken fısıldıyor: