Ülkemizin birçok bölgesinde siyanürle altın madenciliği, çevre ve ekosistem üzerinde ciddi tehlikeler oluşturuyor. Bu tehlikeli süreç, gönüllü kuruluşların, meslek odalarının ve akademisyenlerin karşı duruşlarına rağmen, sömürge ülkelerine özgü bir vurdumduymazlıkla devam ediyor. Avrupa ülkelerinin çoğunda siyanürle altın üretimi yasaklanmış olmasına rağmen, Türkiye'de bu yöntemle madencilik faaliyetleri sürüyor.
Uşak, Erzincan, Ordu, İzmir, Balıkesir, Çanakkale, Ağrı gibi birçok ilde mücadele edilen siyanürlü altın madenciliği örnekleri bulunmaktadır. Bu bölgelerdeki madenlerde sadece %2 gibi küçük bir oranda üretilen altın ülkemizde kalırken, geriye kalan miktar şirketlerin belirlediği oranlara göre başka ülkelere gitmektedir.
Madenlerde kullanılan tonlarca kimyasal madde, sondaj ve üretim süreçlerinde çevreye ve insan sağlığına zarar verebilecek unsurları içermektedir. Siyanürün yanı sıra sülfürik asit de bu süreçte kullanılmaktadır. Üstelik üretim sürecinde oluşan siyanürlü suyun biriktirildiği havuzlar, deprem gibi doğal afetlerde çevre felaketi yaratma potansiyeli taşımaktadır.
Örneğin, İliç'te bulunan siyanür havuzu fay hattının üzerinde ve Fırat nehrine birkaç yüz metre mesafededir. Bu durum, bir deprem anında havuzun yıkılması halinde tonlarca siyanürün Fırat nehrine, barajlara ve tarım topraklarına sızma riskini ortaya koymaktadır. Bu da çevre felaketlerine yol açabilir; havuzdan su içen kuşlar ölebilir, akarsularda ve barajlarda toplu balık ölümleri yaşanabilir.
Buna ek olarak, maden şirketlerinin bölgeye girmeden önce yakın köylerdeki ev ve ahırları satın alarak köylülere para dağıttığı ancak gerçek maliyetin ölçülemeyeceği bir gerçektir. Anagold şirketinin ortakları arasında Kanadalı SSR Mining ve Çalık Holding bulunmaktadır. Şirket, siyanür sızıntısı nedeniyle ceza almasına rağmen, bu cezanın göstermelik olduğu ve vergi borcunun silindiği ortaya çıkmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) gündemde olan ve madencilere geniş kolaylıklar sağlayan yeni Maden Yasası, yaşanan kaza nedeniyle şimdilik ertelenmiştir. Ancak bu durum, çevre ve ekosistem için hala ciddi bir tehdidi ortaya koymaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye'de siyanürle altın üretimi derhal yasaklanmalı, sorumlular yargılanmalı ve çevreye zarar veren projelere son verilmelidir. Türkiye Çevre Platformu (TÜRÇEP), bu konuda kamuoyunu bilgilendirmeye devam ederek çevre bilincini artırmalıdır.