Giriş Tarihi : 17-04-2023 08:09

JOKER HAYATLAR

 

Bugün çok güzel bir gün!

Ömür sırtımızda bir heybe, İçerisine bir şeyler koyuyor.

İstemem diyemiyorsun. Taşıyorsun ruhunla, ne gelirse sırtında.

Tek taraflı bir hükümle, Mühürlemişler bedenime.

Bir yerime bir şey olsa, Günahını benden sorarlar.

Evet, doğru, Biraz yaşlandım…

Belki!

Ölürüm birazdan.

Belki!

Heybemde ki, yüküm azalır…

Pavloviç’in dediği gibi;

Ne kadar harika bir gün!

Çay mı demlesem

Kendimi mi assam,

Karar veremiyorum.

Bir intihar mektubu okumuştum.

Sonunda şöyle yazıyordu!

Tanrım kollarını açar mısın?

Sarılacak kimsem kalmadı…

İntiharın eşiğinde.

Çok güzel bir günde,

Hayat bana iki şeker vermedi,

Çayımın acısını dindireyim…

Dudak payı bırakmadım.

Demde ki, Bende ki, Acıya mesafe koymadan.

Bugün hava çok güzel!

Hayat ondan da güzel!

Sevmesini, yaşamasını bilene.

 

       Ekim ayının, 1968 yıllı. Meksika’da düzenlenen, uluslararası olimpiyatların maraton yarışında, birinciden saatlar sonra, bitiş çizgisine acılar ve topallayarak, ayağı kanlar içeresinde, yarışmacı yarışı tamamladı.

Birkaç kaç seyircini alkışlarıyla yarışmayı tamamlayan Tanzanyalı atlete gazeteciler şaşkınlık ve dalga geçercesine sorularını sordular.

“Yarış kazanman şansını zaten yitirmiştiniz; neden bitiş çizgisine ulaşmak için kendinizi zorladınız?”

Ve Şampiyon olarak değil ama söyledikleri sözler ile tarihi geçen Tanzanyalı Atlet John S. Akhwari şöyle dedi; “ Çünkü halkım beni buraya, yarışa başlamam için değil, yarışı bitirmem için gönderdi.” Bu cevapla gazeteciler utandılar mı? Bilinmez. Ama duruşu, halkına olan minneti, günümüze efsane olarak gelmiştir. Nicedir memleketimizde halkın oyları ile seçilerek, koltuk sevdasına, eş, dost, akraba, yandaşlıkla kendilerini zenginlik yaratırken. Hizmet bekleyen halka “önemli olan seçilmek değil, adalet ile herkese hizmet vermektir!”  Diye bilecek siyasiler gelir mi? Peki! Halkına hizmet verememenin utancını yaşayan siyasetçiler! O günler gelir mi?

Sorarım sizlere, seçimler yaklaşırken, yılardır medyayla, emperyalist güçlerle, cehaletle, yobazıyla, 6. Filoyu kıble yapanlara, kendini Atatürkçü ve Cumhuriyetçi görünüşlü görünen Truva Atı misali, Cumhuriyet düşmanları saldırdılar, Cumhuriyet’e.

Topyekûn bu saldırılara karşı tek başına Cumhuriyet direndi ve aydınlığı eksilmedi.

Ama bu seçimlerde görüyoruz ki CUMHURİYET kelimesini ağzına alan siyasileri duyamıyoruz.

Meclise girecek adaylara bakıyoruz, hangi partiden olursa olsun. Cumhuriyet, Atatürk düşmanı adaylar görüyoruz. Kanla, yoksullukla, direnerek, Anka kuşu misali kendi küllerinden doğan bir milletin, meclis kürsüsünden, namusu ve şerefi üzerine yemin edecek milletvekilleri samimi gelmiyor. Asıl cumhuriyetin aydınlığını bu söndürecek.

Can Yücelin dediği gibi ‘Hava döndü işçiden, işçiden esiyor yel’

Hava dönmeli, Sonsuza kadar Mustafa Kemal’in cesareti, inancı, Aklıyla. Emaneti Cumhuriyet’e, sahip çıkanlardan yana dönmeli.

Tarih her zaman bu bereketli, dualı topraklara sahip çıkanları yarı yolda bırakmaz. Bu kutsal toprakların sahibi cumhuriyettir. Cumhuriyet kadındır, çocuktur, gençliktir, emektir, bağımsızlıktır, özgürlüktür. Adalettir.

Bugün hava çok güzel!

Hayat ondan da güzel!

Sevmesini, yaşamasını bilene.

Sen çok yaşa Cumhuriyet!

 

Gazete Manşetleri
E-GAZETE
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA